28 Aralık 2009 Pazartesi

DAYAN MUİN... DAYAN GAZZE...
Yıldıray Oğur/Taraf Gazetesi/05.01.2009


Az önce televizyonlara Gazze'den bağlanıp "Ölmezsem sonra yine
konuşuruz" diye espri yapan Filistinli Muin Naim'i tanıyorum.
Bu espriyi yaptığı sırada İsrail savaş makinesi onun evine doğru
ilerliyordu.
Hamas'ın Türkçe bilen sözcülerinden biri olmuş Muin.
Benim ODTÜ'den arkadaşım.
ODTÜ'de bir zamanlar yüzlerce Filistinli öğrenci okurdu. (Kızlar da
vardı ama onlar başörtüsü yasağından sonra gelmez oldular.) Şimdi
Gazze'den telefonla bilgi alınan Türkçe bilen o Filistinlilerin çoğu
ODTÜ'lüdür herhalde
Muin de onlardan biriydi.
O da diğer Filistinliler gibi okulun etrafındaki bakımsız, ucuz
evlerde kalırdı. "Filistin kampı" derdik biz o evlere.
Bütün Filistinliler gibi onun da dersleri kötüydü. Kötü şartlardan
gelmişti çünkü. Birlikte kaç defa Calculus dersini alıp, kaldık
hatırlamıyorum. Ama Bahar Şenliği'nde Filistin standında yaptıkları
lezzetli felafalleri hiç unutmadım.
Aynı öğrenci topluğunda bulunduk Muin'le. Şanlıurfa'ya, Antep'e gittik
trenle, yolda uzun uzun Filistin'i konuştuk.
Ne yapacağını bilmiyordu Muin. Filistin'e dönmek, bütün hayatını bir
trajedi ve mücadele içinde geçirmeyi en baştan kabul etmek demekti.
Dönmemek ise, gurbette aynı sefaleti hem de ülkesine ihanet etmiş olma
duygusundan bir an olsun kurtulamadan çekmeyi kabul etmek demekti.
Tanıdığım bütün Filistinliler gibi onun da hayatı politika ve
mücadeleydi. Devrim yapmak, iktidara gelmek, toplumu dönüştürmek için
değil, adam gibi yaşamak için, adamı da bırakın sadece yaşamak için.
Bu dünya onlara normal ve basit bir hayat sürdürme fırsatı vermedi
çünkü. Şimdi onlardan militan, terörist diye bahsedenler, Hamaslı, El
Fetihli ya da başka bir örgütten olmanın Filistinli olmak, olmayan
Filistin devletinin vatandaşı demek olduğunun farkında değiller.
Dün Muin'i televizyonda gördüm. Hamas sözcüsü olmuş. Türkiye
televizyonlarına bağlanıp, bilgi veriyor. Hiç değişmemiş aynı muhlis
Muin o. Aynı bacı kalfa Türkçesi. Aynı hınzır ses. Karıncayı
incitemeyecek, iri cüsseli, saf, tertemiz, bir tek İsrail denince
tepesi atan Muin o.
Şimdi siz Muin'e terörist mi diyorsunuz? Allah korusun Muin
öldürüldüğünde İsrail, askerî hedefleri mi vurmuş olacak? İsrail bu
kez çocuk ve kadın öldürmedi, hastaneye saldırmadı diye "ohh" mu
çekilecek, "su testisi su yolunda kırılır" mı denilecek?
Peki, siz söyleyin. Muin'in yerinde olsaydınız siz ne yapardınız?
Bir sabah 2000 yıl önce bu toprakların sahibi olduğunu iddiasıyla
Hititler gelse bizi evlerimizden atsa.
Sonra da boşalttığımız evlerimize, topraklarımıza yerleşse.
Bizi de birkaç mülteci kampında toplasa. Etrafımıza duvarlar örse.
Bir kısmımız Bulgaristan'a, Yunanistan'a, Suriye'ye, Gürcistan'a,
İran'a kaçsa.
Oradaki mülteci kamplarında yaşamaya çalışsa. Hayatımız mahvolsa.
Ama ABD, AB ve tüm dünya Hititlerden yana olsa.
Müslüman ülkeler bile bize sahip çıkmasa.
BM'nin bize verdiği küçücük toprak parçası bile işgal altında olsa.
Dünyanın buna bile sesi çıkmasa.
60 yıldır bu rezillik, bu hayat mücadelesi, bu haksızlık böyle devam
edip gitse.
Siz de bu rezilliğin, bu hayat mücadelesinin, bu işgalin ortasına
doğsanız.
Anneniz, babanız, bütün sevdikleriniz açlıkla, yoklukla, sefaletle
mücadele ederken az ötede sizin evlerinize kurulmuş Hititler refah
içinde yaşasa.
Bütün dünya onları tanısa, bütün dünya onları muhatap alsa.
Gülseler, eğlenseler, gelecek endişeleri olmasa.
Ve bütün bunları her gün görseniz. Bütün bu çelişkiyi her gün
yaşasanız.
Her gün kendi vatanınızda kontrol noktalarında aşağılansanız.
Bir de haklarınız için mücadele ederken kendi vatanınızda adınız
teröriste çıksa?
Eliniz kolunuz bağlanmış olsa.
Siz ne yapardınız?
Sadece taş atmak öfkenizi nereye kadar keserdi?
Dünyanın en iyi üniversitelerinde, en iyi şartlarda okumuş, yaşamış,
"ilkel" güdülerinden kurtulmuş, dünyanın en derin adamlarından biri
olmuş Filistinli Edward Said'e İsrail hedeflerine taş attıran öfkenin
Gazze sokaklarında her gün bu işkenceyi yaşayan sıradan bir Filistinli
gence neler yaptırabileceğini düşünün. Hele son İsrail saldırılarından
sonra?
Ve tekrar düşünün Siz Muin'in yerinde olsaydınız ne yapardınız?
"İsrail kendini savunuyor" diyen AB'nin adaletine mi güvenirdiniz?
"İsrail'i çok iyi anlayan" Obama'dan mı çözümü beklerdiniz?
Koltukları karşılığında, dünyanın egemenlerine zavallı Filistinlileri
satan totaliter Arap rejimlerinden mi medet umardınız?
Bush ile işbirliği yapan, Hamas'ı bitirmek için Mısır'la işbirliği
içinde Gazze'yi açlığa terk eden El Fetih'e mi katılırdınız?
2005'te Arap dünyasının en adil seçimleriyle, demokratik yollarla
iktidara gelen, uyguladığı yanlış siyasi stratejilere rağmen bir
şekilde İsrail karşısında durabilen tek Filistinli güç haline gelmiş
Hamas'a mı katılırdınız?
Yoksa kan ve barut kokan, abluka yüzünden insanların ot yediği Gazze
sokaklarında "Bütün dünya buna inansa bir inansa hayat bayram olsa"
tarzında mı takılırdınız?
Türkiye'de "Ama Hamas da" diyerek suça ortak olanlar, suça sessiz
kalanlar tüm bunları hiç düşündü mü?
Buradaki "ama" ile "Ama Ermeni çeteleri de Türkleri öldürdü"deki ama
arasında bir fark olmadığını hiç düşündü mü?
Peki, siz bu berbat şartlarda yine de bir Muin olabilir miydiniz?
Bir insandan ancak canlı bir bomba yaratacak bu şartlarda onun kadar
muhlis, sevecen ve vicdanlı kalabilir miydiniz?
Siz bu şartlarda bile Muin gibi espri yapabilir miydiniz?
Serinkanlılığınızı koruyabilir miydiniz?
Az önce " Ölmezsem yine bağlanırım" diye espri yaptı televizyonda
ODTÜ'den Filistinli arkadaşım Muin.
Tam o sırada İsrail savaş makinesi evine doğru ilerliyordu.
O öyle söylediğinden beri ben merakla ve endişe içinde televizyon
başındayım ve onun yeni bir kanala canlı bağlanmasını bekliyorum.
Ölme Muin. Öldürme Muin.
Çok bekledin. Çok sabrettin.
Sakin, huzurlu bir hayatı sen de hak ettin.
Dayan Muin... Dayan Gazze...

13 Aralık 2009 Pazar

zaten hapsi başlıksız anasını satıym

insan kendinden nasıl kaçar? ya da ne yapsa kaçabilir? imkansız mı?

evet kaçar. bir süre oyalar kendini ama eninde sonunda yüzleşir. ne kadar acı çekerse çeksin herşeye rağmen yüzleşir çünkü artık kaçacak mecali kalmamıştır. yani insan kendinden asla kaçamaz. yüzleştiği zaman nasıl bu kadar iğrençleşebildiğini algılayamaz. ama ortada kat-i bir gerçek vardır. ilk once kendini kandırmaya calışır. hayır canım bunu yapmış olamam der. bir süre buna inanır resmen kendi uydurduğu yalana inanmaya başlar. ama bi gün gelir o kafa dannnnnnnnn eder ozaman anlarki. bu dünyada yaşamaya hakkı yok. ama bu saf kardeşimiz zaten ilk in kaçarak ne kadr korkak bir insan olduğunu bize göstermiştir. bu dünyaya sadece zararı olduğunu bilir ama kendini öldüremez. gözlerden gönüllere intikal edemez.

hep düşte yaşar hiç reeli sevmez. kendinden 3. tekil şahısmış gibi bahsetmekten hoşlanır. bilmezki hiçbirzaman hayatta 1. tekil şahıs olamamış, bir kere olsun nefsini yenememiş. hala da yenemiyor çok üşüyor. yalnızlık onun kaderi. sona varana kadar elini ısıtacak tek şey diğer eli olacak. sorsan oda zaten bunu istiyordur asla kabul etmez birilerininde onu umursamasını istediğini.



etmez edemez o bunu başaramaz yapamaz hayır ııı ııı olmuyor olmuyor