27 Haziran 2010 Pazar

मार्टिन लुठेर king

Dünyada yapılmış olan her şey umutla yapılmıştır.
İnsanlığı yücelten her iş, onurlu ve önemlidir; dört dörtlük yapılmalıdır.
Balık gibi yüzüp kuş gibi uçmayı başardık ama çok kolay birşeyi yapamadık, kardeş gibi yaşamayı9 Ekim 2008
Bir insanın uğruna öleceği bir şeyi yoksa,yaşamaya da hakkı yoktur.
Yaşamımız önem verdiğimiz olaylara karşı sessiz kaldığımız gün son bulmaya başlar.
Eğer sizden sokakları süpürmeniz istenirse Micheangelo'nun resim yaptığı Beethoven'ın beste yaptığı veya Shakespeare'in şiir yaptığı gibi süpürün. O kadar güzel süpürülsün ki gökteki ve yerdeki herkes durup Burada dünyanın en iyi çöpçüsü yaşıyormuş desin 1 Ocak 2008
İnsanlar genellikle birbirlerinden nefret ederler çünkü birbirlerinden korkarlar; birbirlerinden korkarlar çünkü birbirlerini tanımazlar; birbirlerini tanımazlar çünkü iletişim kurmazlar; iletişim kurmazlar çünkü sınıflara ayrılmışlardır.

21 Haziran 2010 Pazartesi

üç nokta

Beni reel dünyadan uzaklaştıran her şeye aşığım. Buna sende dâhilsin. (özgür) Ama dönmek zorundayım. İstemiyorum ama dönüyorum. Hiçbir şeyi kendim seçemediğim gibi bunu da seçemiyorum. Kimse bana ister misin? diye sormuyor. Oysa bir deseler hiç ister miyim dönmek. Ben ısrar ediyorum dönmüyorum ama onlar benim kafamı acıtıyorlar. Şu an reel deyim. Her zamanki gibi canım sıkkın. Çünkü güzel olan hiç bir şey yok. Bunu dünya için söyledim. (genel olarak). Daha sıra bana gelmedi. Her şey kötü. Hep şu kelimeler ağzımdan çıkıyor. Ne günlere kaldık yarabbi! Bu daha sadece beynimin koruyucu tabakasını yani kafatasımı kemiren kısımlar. Kendi hayatıma girince her şey daha da berbatlaşıyor. Kendime bakıyorum, yaptıklarıma bakıyorum bir hayvandan 0,0000…………………….00000001 farkım yok. Hemen hayal dünyam tutuyor elimden. Götürüyor beni karanlıklara. O iğrenç dünyada her şey yavaş yavaş kararıyor ve simsiyah oluyor. Neden siyah peki?
Kararıyor çünkü o zaman hiçbir şey göremiyorum. Göremeyince bilemiyorum. Bilemeyince beynimi kemirenler geldikleri yere dönüyorlar ve o zaman beynim bana kalıyor. Artık onla istediğimi yapabilirim. Uçuyorum, koşuyorum, hiç yapmadığım bir şeyi yapıyorum; gülünecek yerde gülüyorum. Aslında biz reel dünyada gülüyoruz ama yanlış yapıyoruz. Yani vermemiz gereken tepki başka bir şey. Gülmek değil. İşte ben asıl verilecek yerde veriyorum o tepkiyi ve gülüyorum. Her şey güzel. Her şey keyifli. Her şey mükemmel. Kafam çakır. Ama birden başımı vuruyorum ama öyle böyle değil. Eskiden vurduklarım gibi değil. Bu sefer, bu sefer başım feci kanıyor. Çünkü çok uçmuşum. Asıl olay şu; her yer kapkaranlık olunca ben tabi durmadım yürüdüm. O zamana kadar çarpmamamın sebebi rastlantısal
Önümü görmüyorum ki çarpmam çok normal. Soru şu bu seferkini kaldırabilecek miyim?
Bu bir kısır döngü. Başta reel dünyadayım sonra hayallerime dalıyorum sonra etraf kararıyor ve önümü göremiyor çarpıyorum. Sonra tekrar reeldeyim sonra yine etraf kararıyor. …………………………………….. yine çarptım başımı 
Dedim ya bu çarpış diğerleri gibi değil. Bu ‘’artık bıktım bu kısır döngüden’’ çarpışı. Bu çarpış ‘’orda ne varsa artık oraya gidiyorum, bu saçma sapan ikili dünyayı bırakıyorum’’ çarpışı.
MASALIN SONU
Ama nerde bende o cesaret? Mantıklı bir insanın yapması gereken hayatına son vermektir. Eğer harbiden mantıklıysa. Çünkü insan yaşamı algılayamıyor, anlam veremiyor. Bu anlamsız yaşama, O, verdiği canı alana kadar devam ediyor. Ne bu şimdi? Ne oluyoruz? Bu işteki mantık ne?

Hiç bir şey anlamıyorum. Hayır hayır sorun bende değil. Sorun benliğimde. O içimde konuşan beynimi hart hurt kemiren, bana bir şey bırakmayan o seste. Zamanımı çalan, ağzıma sıçan, geceleri soğuk duvara yaslanıp beni ağlatanda. Sorun içimde. Bu sorunu çözebilmem, içimdekinin yok olmasına bağlı. Ama ben yok olmadan o asla yok olamaz. İstersem kaçayım gideyim, her şeyi terk edeyim. Buzullara gideyim mesela; ondan uzaklaştım mı? Tabiî ki hayır. O hep benimle beraber. O zaman tercih yapmam lazım. Ya içimdekiyle beraber sonsuza kadar bu kısır döngüyü yaşayacağım. Ya da ikimizi de yok ederek hiç bilmediğim bir dünyaya yolculuğa çıkacağım. Bak ilk kez bir tercih hakkı doğdu bana. Seç bakalım hadi ne duruyorsun ver kararı hemen eyleme geç.
Don’t stop.
Böyle bir durumda senin tercihin ne olurdu?