25 Kasım 2009 Çarşamba

ağzımın kıyısında yara gibisin azıcık gülsem kan gülmesem koca bir hüzün
isteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğimi fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerin daimi bir mesulünü bulmuştum:buna içimdeki şeytan diyordum. müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum.,
halbuki ne şeytan azizim, ne şeytan? bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması.içimizdeki şeytan pekte kurnazca olmayan bir kaçamak yolu. içimizdeki şeytan yok içimizde aciz var. tembellik var iradesizlik bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bişey hakikatleri görmekten kaçma ihtiyadı var

7 Kasım 2009 Cumartesi

say ki
bir gece düştün güverteden
soguk sularda ve karanlıkta
seni bırakıp gitti gemi
çırpınıp durdun sabaha kadar
ilk ısıklarla görüyorsun
uzakta bir ada
yüzüyorsun gözlerinde bir umut
yüzüyorsun
dudaklarında bir gülüş
ulaşıyorsun
ada bir köpükmüş
tut ki
bir kuyunun dibindesin
sallanıyor bir kalın urgan
kuyunun agzından
yarısına kadar
ölüm geliyor
sevdiklerin geliyor aklına
son bir gayretle tırmanıp tutuyorsun
urgan
bir yılan