26 Haziran 2009 Cuma

...

olmak yada olmamak... işte asıl mesele bu... acaba zalim feleğin okuna, taşına göğüs germek mi, yoksa bu mihnet deryasına karşı koyarak hepsine son vermek mi daha asil bir hareket? ölmek: uyumak... hepsi bu kadar... ve bir uykuyla bütün kalp ağrılarını, vücudun yakındığı binbir tabii derdi dindirebilmek... işte varlığımızın özlediği netice! ölmek:uyumak, uyumak belki bir rüya görmek... Ahh! işte güçlük burda çünkü ruhumuz bu fani kalıptan sıyrılıp ölüm uykusuna daldığı an, nasıl bir rüya göreceğimizi kim bilir? işte bizi düşündüren ve uzun ömür felaketine katlandıran bu. yoksa kim bir yalın hançerle hayata son vermek varken, zamanın darbelerine ve hor görmesine, zalimin zulmüne, mağrurun küstahlığına, reddedilmiş aşkın sızılarına, adaletin sürüncemesine, mevki sahiplerinin hakaretine, liyakat ehlinin liyakatsizler tarafından aşağılanmasına katlanır? kim bu yüklere tahammül eder? eğer o keşfedilmemiş, o sınırlarından hiç bir seyyahın geri dönmediği alem, o ölümden sonraki şeyin dehşeti irademizi şaşırtmasa, ömrün meşakkatleri altında terler, inlermiyiz? bütün bunlar bize, bilmediğimiz fenalıklara atılmaktansa, içinde bulunduklarımıza dayanmayı hoş gösteriyor. işte hepimizi korkak yapan bu şuurumuzdur ve işte bu endişeler, azim ve kararımızı solduruyor, tüketiyor; yüksek ve önemli girişimler, bu sebepten dolayı, yönlerini değiştiriyor, faaaliyet özelliklerini kaybediyorlar. sus artık güzel ophelia, güzel peri, dualarında benimde günahlarımın bağışlanması için dua et

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder